Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Zaten bir üyeliğiniz mevcut mu ? Giriş yapın
Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Üyelerimize Özel Tüm Opsiyonlardan Kayıt Olarak Faydalanabilirsiniz
Son 52 yıldır hiçbir insan Ay’a gidemedi. Soğuk Savaş dönemindeki çetin ABD – Sovyetler rekabetinin bir sonucu olan Apollo görevleri, tarihte hala bir ilki simgeliyor. Her ne kadar ABD ve medya organları; Apollo görevlerini bir kültür milliyetçiliğine dönüştürse de yaşananlar sadece “insanlığın başarısı” olarak tarih kitaplarında anlatılıyor.
Bundan yarım asır önce gerçekleşen Apollo 11 görevinde yeryüzünde 400 binden fazla insan çalışmıştı. Bu proje ABD'li NASA çatısı altında olsa da aslında her milletten, her ülkeden insanın seferberliğiydi. Arkasında yer alan bilimsel ve teknolojik birikim, insanlık tarihi boyunca yaşanan gelişmelerin sonucuydu. 2000 yıl önce bazı ulusların tapındığı biricik ayak basmak, sadece uzayda değil akıllarda da bazı mesafelerin kat edilmesini sağladı. Bu görevde iki Türk bilim insanı da vardı.
Herhalde bugün, yolda dedeniz yaşında birisi karşınıza çıkıp “Ben NASA’nın Apollo 11 görevinde kullandığı yazılımları geliştirdim” dese çok ciddiye almazsınız. Ancak o kişi Arsev Eraslan ise inanmanızda fayda var. Babası Türkiye’nin ilk uçak mühendisi Necdet Eraslan olan Arsev Bey, Türkiye’de makine mühendisliği eğitimi aldıktan sonra 1959 yılında ABD’ye gitti. ABD’de yüksek lisans ve doktorasını yaptıktan sonra NASA’da yazılımcı olarak çalışmaya başladı.
Gelelim İsmail Akbay’a. Liseyi Haydarpaşa’da okuduktan sonra üniversite eğitimi için ABD’ye giden İsmail Bey, 1956’da Tennessee Üniversitesi’nden genç bir fizik mühendisi olarak mezun oldu. Okurken tanıştığı Dr. Wernger Von Braun, genç İsmail’i NASA’nın Marshall Uzay Merkezi’nde çalışmaya davet etti. Akbay, burada Saturn V roketinin F1 motorunu geliştiren ekibe dahil oldu. Bu arada Saturn V, Apollo görevlerinde kullanılan roketin ta kendisi oluyor.
25 Mayıs 1961’de dönemin ABD Başkanı John F. Kennedy, henüz 3 yıl önce kurulmuş olan devlete ait Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi’ne ya da İngilizce adının kısaltmasıyla NASA’ya bir görev verir: “1970 yılına kadar mürettebatlı bir sefer ile Ay’a ulaşmalı ve Dünya’ya dönmeliyiz.”
Bu görevin arkasında Sovyetlerin uzay çalışmalarında yaşanan gelişmeler büyük etki sahibidir. Uzaya giden insan yapımı ilk uydu Sputnik-1, Sovyetler tarafından 4 yıl önce fırlatılmıştır. Ayrıca Sovyetler, pek çok devlet sırrı gibi uzay çalışmalarını da gizli kapaklı yürütmekte, başarıya ulaştıkları projeleri dünyaya duyurmaktadır. Bu durum ABD’yi köşeye sıkıştırınca, etkili bir kütle çekim alanına sahip en yakın gök cismi için yarış başlar. ABD, Ay’a Sovyetler’den önce ulaşmak zorundadır.
1967’ye kadar teorik çalışmalar tamamlanır ve 1967’den itibaren NASA, projeyi sahada uygulamaya koyar. 13 gelişmiş testin ardından hâlâ tarihin en büyük ve en güçlü roketi olan Saturn V, ilk defa uzaya gönderilir. Bu roketin motorunu tasarlayan ekipte Türk mühendis İsmail Akbay da yer alır.
Ağır bir ders alan NASA, Apollo 7 sistemini geliştirene kadar hiç bir insanlı Ay görevi yapmaz. Sonrasında Apollo 8, 9, 10 ve 11’de aşama aşama önce insansız, sonra insanlı görevler gerçekleştirilir. Örneğin birisinde Ay’a inecek modül uzaya gönderilir, diğerinde Ay yörüngesinde duracak modül. Her bir fırlatmada, 48 bin ton ağırlığında, 110 metre yüksekliğinde bir Saturn V roketi çöp olur.
Yapılması gereken şeyler aslında oldukça basittir. Ay uçuşunun ana hedefi, ilk insanı Ay’a ulaştırmaktır. Ek olarak, sinyallerin Dünya’ya iletilmesi için bir TV kamerası götürülecektir. Bunun haricinde güneş rüzgarlarını ölçümlemek, Ay’daki yer titreşimlerini kontrol etmek, Ay yüzeyinden örnekler toplamak gibi basit görevler için ekipmanlar da yer alacaktır.
Tüm bunlar, yüzeye inecek Eagle isimli modül içinde iki astronot ile birlikte götürülecektir. Bir astronot ise bu sırada Columbia isimli modül ile Ay’ın görüngesinden görevin teknik detaylarını yürütecektir.
Modüller birbirlerine bağlı şekilde Saturn V roketinin ucuna yerleştirilecek, roket modülleri uygun açı ve hızla atmosferden çıkartıp Ay’a doğru gönderecektir. Ay’a ulaşmak ise tam bir eziyettir. Astronotlar, 4 gün boyunca modüllerin içinde Ay’a doğru sürüklenecektir. Ay yörüngesine ulaşıldığında yere inecek modül ayrılacak ve astronotlar, yüzeye iniş yapacaktır.
Neil Armstrong ve Buzz Aldrin, kalabildikleri kadar Ay yüzeyinde kalacaklardır. Her şey tamamlandığında, Eagle modülüne dönüş yapacaklar ve yörüngede tekrar Columbia ile birleşip motorları ateşleyeceklerdir. Dönüş yolu da gidiş kadar tehlikeli 4 günlük süreden oluşacaktır.
Görev komutanı Neil Armstrong; Eagle modülü pilotu Buzz Aldrin, Columbia modül pilotu Michael Collins, Saturn V roketinin ucunda dakikalar içerisinde uzaya ulaşırlar. Modüllerin bulunduğu kapsül, yeryüzünden 114 kilometre yükseklikte, 110 metre uzunluğundaki Saturn V roketinden ayrılır.
75 saat 50 dakikada, yaklaşık 396 bin kilometre yol kat eden Apollo 11 modülleri, 19 Temmuz’da Ay yörüngesinde ulaşır. Yörüngede 1 gün boyunca hazırlıklarını sürdüren astronotlar, 20 Temmuz’da modülleri birbirlerinden ayrılırlar. Nispeten daha küçük olan Eagle modülü, komutanın yürütüldüğü Columbia’nın gövdesinden ayrılır. Kontrollü bir şekilde Ay etrafındaki yörüngesi giderek daraltılır ve yüzeye yaklaşır…
Saatlerdir devam eden heyecan, yerini endişeye ve korkuya bırakır… Odadaki sessizliği bölen bir ses “Telaşa gerek yok, Neil modülü Ay’a indirebilir. Bilgisayarının bozulma ihtimaline karşı, aracı manuel olarak kontrol edebilmek için 1,5 ay boyunca pratik yaptı” deyince herkes şaşkına döner. Aynı ses “Ben Arsev Eraslan, NASA’da Apollo 11’in yazılım ayağında çalışıyorum” der. Belki de canlı yayını takip eden 1,5 milyar insanın en sakini yine Eraslan’ın ta kendisidir.
“Benim için küçük, insanlık için büyük bir adım”
Buzz Aldrin, Armstrong’dan 20 dakika sonra Ay yüzeyine inmek üzere modül ayrılır. Artık Ay yüzeyinde iki insan vardır. TV yayını için getirilen kamera, 30 metre uzaklığa yerleştirilir. Astronotlar, vakit kaybetmeden deneyler için getirilen düzenekleri kurmak zorundadırlar. Evlerinden, ailelerinden ve o dönem yaklaşık 4 milyar insanın yaşadığı Dünya isimli bir gezegenden; 396 bin kilometre uzaklıktaki bir gök cisminin üzerinde; iki canlı bir çocuk merakını gidermeye çalışıyordur. Armstrong ve Aldrin, Ay yüzeyinde tam 21,5 saat geçirirler.
Attıkları her adım, kameralar tarafından naklen Dünya’ya aktarılır. Milyonlarca insan, bu yayınları anlık olarak takip eder. Tekrar modüle dönerken arkalarında beyaz bir çuval bırakırlar. Bu çuvalın içerisinde; 73 ülkenin şerefiye mesajları, Apollo 1 görevinde ölen astronotların külleri, Apollo 11 mürettebatı ve Richard Dixon imzalı bir plaka, NASA yöneticilerinin adlarını içeren bir disk bulunuyordur. O diskin içerisindeki imzalardan birisi de Türk mühendis İsmail Akbay’a aittir.
Armstrong ve Aldrin, Eagle modülüne yeniden giriş yaptıktan sonra 7 saatlik uyku planını uygularlar. Geriye dönmek daha zahmetlidir. Eagle modülünü Ay yüzeyinden ateşleyip yörüngede Columbia ile yeniden bir araya gelmeleri gerekir. Her adım başarılı bir şekilde gerçekleştirilir ve Eagle’ın yörüngeye ulaşması 4 saati bulur. İşte bu birleşmeyi sağlayan bilgisayarların yazılımı da bizzat Türk mühendis Arsev Eraslan tarafından geliştirilmiştir. Kendisi; Armstrong, Aldrin ve Collins’in Dünya’ya geri dönmesini sağlayan dehalardan birisidir.
21 Temmuz’da Ay yörüngesinden ayrılan modüller, Dünya’ya ya doğru hesaplamaları yapılan doğrultuda ilerlemeye başlar. Dönüş yolculuğunun önemli bir kısmını, Eraslan ve ekibinin geliştirdiği bilgisayar yazılımları üstlenir. Astronotlar, dönüş sırasında 10 saat uyurlar. 22 Temmuz’dan 24 Temmuz’a kadar modüllerin içerisinden iki canlı yayın daha yapılır.
Apollo 11 modülleri için son ve en kritik aşama, Dünya atmosferine giriş aşamasıdır. Zira en ufak bir açı hatası bile modülün binlerce derece sıcaklığa ulaşıp alevler içerisinde kalmasına neden olabilir. Her şey tekrar yolunda gider. Onlarca denemenin ardından alınan derslerle gerçekleştirilen Apollo 11 görevinin son aşaması, modüllerin Pasifik Okyanusu’na paraşütle iniş yapmasıyla son bulur.
Apollo 11 görevi toplamda 195 saat 18 dakika 35 saniye sürmüştür. Tarih, sadece 1 hafta içinde, belki de en büyük bilim başarısıyla süslenir. Ancak o 1 haftanın ardında, aslında binlerce yıllık merak yatmaktadır; Bir zamanlar Güneş’e ve Ay’a yaratıcılık bahşeden insan aklı, artık uzayın derinliklerini keşfetmeye hazırdır.
Arsev Eraslan, Apollo görevine başarılı katkılarından sonra ABD’deki nükleer santrallerin çevreye etkisini azaltmak için bilgisayarlar programladı. Olur da insanlık tekrar Ay’a gider ve bu kez daha uzun süreler kalırsa diye yapılan; Ay’da kristallerden mücevherler üretmek için yazılımlar üretti. Eraslan bugün aşina olduğumuz “3B yüz algılama teknolojisinin” mucidi oldu. Bu teknoloji, günümüz akıllı telefonlarında kendisine yer buldu.
İsmail Akbay’ı ise ne yazık ki 2003 yılında ABD’nin Huntsville kentindeki evinde çıkan feci yangında kaybettik. NASA’da 12 yıl üst düzey yöneticilik olmak üzere tam 31 yıl görev yaptı. Dönem dönem Türkiye’ye gelerek gençleri uzaya yönlendirdi. 2000 yılı Haziran ayında, İzmir’in Gaziemir ilçesinde yapılan Uzay Kampı Türkiye’nin açılışına katıldı, ölümüne dek bu kamptaki çalışmaları yakından takip etti.
İsmail Bey, Türkiye’de “İnsanlığın Ay’a ulaşmasını sağlayan Türk köylüsü” olarak anılmıştı. Çünkü kendisi, Bursa’nın Mudanya ilçesine bağlı Zeytinbağı köyünde doğmuş ve hayatına, her duyduğumuzda göğsümüzü kabartan hikayeler sığdırmıştı.
Ay’a ayak basan ilk insan Neil Armstrong, uzun yıllar NASA’da görev yaptıktan sonra 2012’de yaşamını yitirdi. 90 yaşındaki Michael Collins ve 91 yaşındaki Buzz Aldrin ise ABD’de yaşamına devam ediyor.
Kaynaklar: Tolga Aydoğan, NASA.
Yorum Yaz